Danışma Kurulu, 06.07.2020 tarihli “Pay Senedi İhracı ve Alım Satımı Standardı”nın bazı maddeleri üzerinde yaptığı müzakereler sonucunda; İlgili standardın 3.1.2. no.lu maddesinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesine; “3.1.2. Söz konusu şirketlerin faizli borç almamaları ve faizli hesaplarda mevduat tutmamaları esastır. Buna rağmen şirketin varlığını devam ettirme zorunluluğundan kaynaklanan istisnai durumlar söz konusu olduğunda alınan faizli borçlar (kullandığı krediler ve ihraç ettiği tahvil vb. varlıklar) şirketin “toplam varlıkları” ve “piyasa değeri”nden daha büyük olanının %33’ünü; operasyonel zorunluluklarla faizli mevduat hesaplarında tutulan varlık ve hakları (faizli mevduat, tahvil vb.) şirketin “toplam varlıkları” ve “piyasa değeri”nden daha büyük olanının %33’ünü aşmamalıdır. Faizli mevduat hesaplarında yasal mevzuat gereği varlık tutma zorunluluğu bu oranın dışında ve zaruret hükümleri çerçevesinde değerlendirilir.” İlgili standarda 3.1.4. no.lu maddeden sonra gelmek üzere 3.1.5. no.lu aşağıdaki
maddenin eklenmesine; “3.1.5. Standartta yer alan herhangi bir oranın şirketler tarafından aşılması durumunda, bu aşım miktarının söz konusu oranın %10’unu geçmemesi kaydıyla bir bilanço dönemi (3 ay) beklenir. Bir sonraki dönemde aşım devam ettiği takdirde pay senedi endeksten çıkarılır.” İlgili standardın gerekçe kısmındaki 3.1. no.lu maddenin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesine karar verilmiştir. “3.1. Müslüman hayatının her safhasında İslam ilkelerine uygun hareket etmeli ve bu ilkelere aykırı tutum ve davranışlardan sakınmalıdır. Bununla birlikte birtakım özel hallere ait ruhsat niteliğinde istisnai hükümler de vardır. Nitekim Mecelle’de “Meşakkat, teysiri celb eder” (md. 17), “Bir iş dîk oldukta müttesi’ olur”, (md. 18), “Zaruretler memnu olan şeyleri mübah kılar” (md. 21), “Zaruretler kendi miktarlarınca takdir olunur” (md. 22), “Hâcet umumî olsun hususî olsun zaruret menzilesine tenzil olunur” (md. 32) şeklinde ifadesini bulan külli kaidelerle de bu husus tespit edilmiştir. Diğer taraftan bir mazeret sebebiyle tanınan istisnai hükümlerin devamının o mazeretin devamına bağlı olacağı da tabiidir. Bu husus Mecelle’de “Bir özür için caiz olan şey ol özrün zevaliyle batıl olur” (md. 23), “Mâni zail oldukta memnu avdet eder” (md. 24) şeklinde maddeleştirilmiştir.
Bazı durumlarda şirketler varlıklarını devam ettirebilmek için merkez bankalarının veya konvansiyonel bankaların sunduğu faizsizlik ilkesiyle bağdaşmayan birtakım imkanlardan faydalanmak zorunda kalabilmektedir. Bu tür durumlar dikkate alınarak pay senetleri borsalarda işlem gören anonim şirketler arasından katılım bankacılığı ve finansı ilke ve standartlarına uygun hareket edenlerden oluşan ayrı bir endeks oluşturulurken birtakım istisnai hükümlere ihtiyaç duyulacağı mütalaa edilmiştir. İlke olarak bu istisnai hükümler çerçevesindeki işlemlerin asgari düzeyde tutulması ve söz konusu ilke ve standartlara aykırı olarak yapılan işlemlere müsamaha edilebilecek oranlar tespit edilirken de bilhassa “Zaruretler kendi miktarlarınca takdir olunur” (md. 22) kaidesinin göz önünde bulundurulması benimsenmiştir. Bahsedilen azami oranların tespitinde iktisadi-ticari hayatın gereklilikleri yanında fıkıhta yerleşmiş bazı oranlarla irtibat kurulmak istenmiştir.
Bu gerekçe ile; a)Alınan faizli borçların şirketin toplam varlıklarının ve piyasa değerinin büyük olanının %33’ünü, b)Faizli mevduat hesaplarında tutulan varlık ve hakların şirketin toplam varlıklarının ve piyasa değerinin büyük olanının %33’ünü, c)Mubah olmayan alanlara ait kazanç miktarının şirketin toplam gelirinin %5’ini aşmaması hükmü benimsenmiştir. İslam’ın şiddetle karşı çıktığı ve aynı zamanda büyük bir sömürü aracı olan faiz günümüzde ticari hayat ve ekonomik faaliyetlerle ilgili birçok mevzuatın içinde yer almakta, ayrıca şirketler için zaman zaman kaçınılması zor bir araç haline gelmektedir. Kimi zaman da mevzuat gereği olmasa da piyasada meydana gelen ciddi dalgalanmalar üzerine şirketler ayakta kalabilmek için kısa süreliğine bu araçtan faydalanma zorunluluğu ile karşılaşabilmektedirler. Bu gibi durumlar ve Müslümanların dünya ticaret hayatının içinde kalmalarındaki maslahat dikkate alınarak yukarıdaki oranlara müsamaha edilebileceği düşünülmüştür. Şirketlerin faizli kredi kullanımı vb. oranlarında yaşanabilecek küçük çaplı ve telafi edilebilir dalgalanmalar neticesinde endeksten derhal çıkarılmaları sonucunda zarar görmelerini engellemek ve ayrıca endeksin istikrarını sağlamak amacıyla bu tür bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Bu sayede şirketlere zaman tanınarak ilgili oranlarını standartta belirtilen limitlere uygun hale getirme imkânı da tanınmış olacaktır. Ayrıca bu uygulama ile şirketlerin pay senetlerini elde tutan yatırımcıların ve fonların da ilgili pay senedini çok kısa bir süre içerisinde elden çıkarmak zorunda kalarak zarar etmelerinin önüne geçilmiş olacaktır. Buna göre mesela faizli kredi kullanımındaki %33 oranı, bu oranın %10’u kadar yani toplamda %36,3 miktarına kadar aşıldığında üç aylık bekleme süresi söz konusu olur. Ancak faizli kredi kullanımı mesela %36,4 ve üzeri olmuşsa bu durumda pay senedi doğrudan endeksten çıkarılır. Yine mesela mubah olmayan alanlara ait kazanç miktarı ile ilgili %5 oranı, bu oranın %10’u kadar yani toplamda %5,5 miktarına kadar aşıldığında üç aylık bekleme süresi devreye girer. Bu orandan fazla miktarda aşılırsa pay senedi doğrudan endeksten çıkarılır.” EK: 06.07.2020 tarihli “Pay Senedi İhracı ve Alım-Satımı Standardı”nın
revize edilmiş hali.KARAR:
TKBB DANIŞMA KURULU KARARI
KARAR TARİHİ | : | 15.10.2020 |
KARAR NO | : | 26 |
KARAR KONUSU | : | Pay Senedi İhracı ve Alım-Satımı Standardının Revizesi |
En doğrusunu Yüce Allah bilir.